Varoluş / Existenz Filmi ve Varoluşsal Boyutlar


David Cronenberg ,  Existenz Filmi ile teknolojinin insanlığı esir alacağı yılları , günümüzü anlatıyor. Filmde bioport denilen  deliklerden sanal dünyaya geçiş yapılıyor. İnsanların sanal dünyaya , oyunların içine dahil olarak görevler ile verdikleri bir nevi yaşam mücadelesini görüyoruz. Filmde göremediğimiz tek şey gerçek. Gerçeğin ne olduğunu ve ya gerçeğin , gerçekten gerçek mi olduğunu sorgulatıyor bu film. Aklıma gelen düşüncelerden biri de Kur’an da geçen; hayatın bir sınav olduğu (filmdeki oyun) ve insanların bu sınavda vereceği doğru yanlış cevaplara göre ( görevleri üstlenip oyundaki seçimleri) kaderini belirleyecek olmasıdır. David Cronenberg filmde , insanların teknolojinin ilerlemesi için verdikleri uğraş sebebi ile bu teknolojinin aşırı ilerleyişinden doğal sonuçlara nasıl katlanacağıdır.
Filmdeki gerçekçiler (realistler) günümüzdeki sanat düşmanlarını çağrıştırmaktadır , en azından bana. İnsan hayatta varolduğunu hissedip , bu farkındalığı sorgulamadığı zaman sıradandır. Diğer hiçbir canlıdan bir farkı yoktur. Filmdeki Ted karakterinin oyuna girdiğinde oyunu ve görevleri sorgulayışı , etrafındaki cisimlerin anlamını arayışı , öldürdüklerini ve ya öldüreceği kişilerin neden ölmesi gerektiğini düşünmeye çalışması , gerçek hayatta varoluşsal boyutlar taşıyan bir insanın , hayatı sorgulayışı , ölümleri , mutluluğu , doğruyu ve yanlışı düşünüşü ile eş değerdir.
 Filmde Allegra Geller’ ın insanları oyunu test etmeye davet edip önderlik etmesi ve oyunun kurucusu olması , ona girişilen suikast girişimi ve Allegra Geller’a ölüm sloganıyla hareket eden bir şahısı görmek , realitede hayatın anlamını , dinleri ve sanatı sorgulayan bir sanatçının bir akımı başlatması ve o çevrede bulunan yine gerçek evrende bulunan bir takım şahısların , çevrede hangi hayat görüşünü , dini benimsemişler ise , körü körüne bağnazlık barındıran içlerindeki öfke ile sanatçılara saldırı girişimde bulunmaları ile paraleldir. Günümüzde bunun bir çok örneği vardır. Gerçeklik ve varoluş karşı karşıyadır. Filmde her an oyundaymış gibidirler. Neyin oyun neyin gerçek olduğunu bilgisini bulamayız. Hayatta da yaşamın bir nevi oyun olduğu ve diğer dünyanın gerçek yaşam olduğu söylenir. Neden sahte hayattayız ve neden yolun sonu gerçekliğe çıkar bilinmez. Varolduğumuz bu evrendeki gerçek sandığımız hisler ya oyun ise , gerçek dediğimiz bu teori nedir o halde. Gerçekten gerçek var mıdır. Zaten varoluşçu eserlerde (kitap, film) belirgin karakterler yoktur , bir takım olaylar ve engeller ile karşılaşan sıradan insanlar vardır. İlk başta tanıdığımız güvenlik ile görevleri olan Ted buna örnek.

Film tamamıyla varoluşsal boyutlar besleyen gerçek hayattaki bir insan beyninin, bir türlü ben neredeyim ve neyim sorularını yansıtır seyirciye. Filmde oyun haricinde bir sahne yoktur aslında , gerçekliği temsil eden sahneler de aslında başka bir oyunun içindedir. Yani oyun içinde oyun ya da oyun bittiğinde başka oyun başlar hissini veriyor. İnsan ölünce de diğer dünyaya göç edeceği söylenir. Filmdeki gibi gerçek hayat bir oyun ise, oyun bittiğinde yani insan öldüğünde diğer dünyaya yani sonra başka bir oyuna başlayacağız belki de. David Cronenberg filmin sonunda gerçekten oyunda mıyız ? repliğini vurgulattı seyirciye. Belki de varolduğunun farkında olan birinin sorgulayışının çıkmazları bu hayatın sahteliğe inandırır. Bu hayat eğer bir oyun ise oyundaki doğrular ve yanlışlar nedir ve kurallar nelerdir diye beyin yakarız , bence kutsal kitaplarda bulunan doğru ve yanlış kavramı , oyunu kurallarına göre oynamamız nutukları beni de bir oyunun parçası olduğuma itmiyor değil.
  

Yorumlar

Popüler Yayınlar